out of line

  1. (a) bir hizada değil, düzgün/doğru değil.
    fall out of line: (fikren vb.) ayrılmak, (gemi) saftan
    çıkmak. (b)
    argo muhalif, âsi, inatçı, itaatsiz, zıt fikirde.
    He is always out of line with the rest of the board members. (c) arsız, küstah, terbiyesiz, münasebetsiz, haddini bilmez, yakışık almaz.
    Her last remark was out of the line.
haddini aşmak Verb
çizgiyi aşmak Verb
(US) fark edilmek Verb
görgü kurallarına uymamak Verb
yersiz olmak Verb
üzerinde mutabık kalınan fiyat sınırının altında satmak Verb
birlikte gitmemek Verb
herkesten değişik davranmak Verb
normal yolun dışına çıkma